Son yıllarda sosyal medya alemi sayesinde hayatımıza yeni yeni insanlar katıldı.

Meriç Keskin de onlardan.

Kendisi bir Influencer. Ama içerik üretenlerden. Hani şu çok tartışılan hiçbir içerik üretmeden, sadece "Hediye gelsin onu paylaşayım, davet davet dolaşayım" diyenlerden değil. Ki Meriç tam aksine ne bir hediyeyi kabul ediyor ne de davetlere katılıyor. Hatta kendisine gelen hediyeleri de bildiğim kadarıyla geri gönderiyor. Bir tarzı var anlayacağınız.

En sevdiğim. Kim olursa olsun, ister ünlü, ister ünsüz. Tarzı olan herkese bayılıyorum. Hakkını teslim ediyorum. Meriç'in de ürettiği içerikleri alkışlıyorum. Takip edenlerini durumdan hiç koparmıyor.

Tabii kendisini ilk takip etmemin nedeni buydu. Ve sonra, erkek arkadaşı Kemal Vardar sayesinde. Çünkü Kemal, Alaçatı'nın sevilen mekanlarından birinin sahibi. Çok eski tanır ve severim. Çok da sevilen biri. Tam tencere kapak durumu anlayacağınız. O kadar uyumlular.

İkisi de herkesin sevdiği, güler yüzlü ve keyifli insanlar.

Ve bu iki insan bir araya gelince de ortaya şahane bir ikili çıktı. Meriç Keskin, paylaşımlarına Kemal'i de ekledi ve olanlar oldu. İkisini de dizi izler gibi izliyorum. Hani böyle sit-com ya da dizilerde "Süper ikili" dediklerimizden var ya iste Meriç ve Kemal ikilisi sınır tanımıyor.

En son üç gün için Alaçatı'dan kalkıp detoks merkezine gitmek için Bodrum'un yolunu tuttular.

Kampa girmeden önce de, bir güzel mantıları, pilavları mideye indirdiler.

Sonra testler, kamp süreci başladı, çimen suları derken kampın ikinci günü sabahı kaçtılar.

Soluğu Bodrum'da börekleri, çiğ börekleri ve kahvaltısı ile meşhur bir mekana gidip ne varsa yediler. Tam bir sit-com.

İzlerken kıkır kıkır gülüyorum. Ekranlarda da böyle dizileri özlediğim günleri hatırlıyorum. Ve gülmeyi ne çok özlediğimizi de.

Devam Meriç devam. Tek başına sırtlandın ama güzel kotarıyorsun. Devam.

Detoks kampları

Her sene özellikle bu dönemlerde bu "Detoks kampları" masaya yatırılır. Tartışılır, tartışılır hiç bitmez. Yine gündemde elbet. Çünkü yaz geliyor. Deprem, zorlu başlayan bir 2023 ve sıkıntılı geçen günler ve tabii seçim stresi derken yaz kapıya dayandı. Tabii çoğu insan henüz hazır değil deniz, güneş, kum sezonuna. Bu sene kilolar yeteri kadar verilmedi. Forma yeteri kadar girilmedi. Bu yüzden detoks kampları yine gündemde. Ancak şu var ki, hanımlar-beyler. Bir sene boyunca yiyip yiyip, üç gün içinde medet ummayın. Orada üç günde verdiğiniz kiloları iki katı geri alacağınızı unutmayın. Beyninizi, o duruma hazırlayamazsanız detoks falan yapamazsınız ona göre. Eğer kamptan kaçıp kaçıp yemek yer ya da bavulunuzda bir şeyler sokarak gidiyorsanız zaten hiç gitmeyin. Tecrübe ile sabit. O kamptan çıktıktan sonra direk kebapçıya oturuyorsunuz. Boşuna bu çileyi kendinize çektirmeyin. Benden söylemesi. Gülmeye ve eğlenmeye ihtiyacımız var -Gülmeye. -Eğlenmeye. -Dans etmeye. -Zıplamaya. -Sokaklarda dolaşmaya. -Bu yaz nasıl olur, nasıl geçer demeden gönül rahatlığı ile yaz planı yapmaya... -Konserlere gidip avazımız gibi şarkı söylemeye. -Festivallere. -Dünyaca ünlü starların ülkemize gelip şarkılarını söylemesine. Çok ama çok ihtiyacımız var. Biri seveceğim, biri koruyacağım derken kadını uçurdu Gerçekten her gün, "Daha neler görebilirim, neler duyabilirim. Daha ne olabilir ki, beni şaşırtsın" diyor diyor yine şaşırıyor ve her gün "yok artık" derken buluyorum kendimi. Önceki gün de Mersin konserinde kendisine sarılmak isteyen hayranı ve müdahale etmek isteyen güvenlik arasında kalan Kibariye sahneden düştü. Ama ne düşme!!! Koruma Kibariye'yi koruyacağım derken, hayranı da sevgisini göstereceğim derken kadını düşürdüler daha doğrusu uçurdular. Yani gerçekten bu talihsizlik ötesi bir talihsizlik. Ancak memlekette yaşanılan her şey böyle Kibariye'nin uçması gibi uç. Yani seven ya çok seviyor, koruyan ya çok fazla koruyor. Sevmeyen de hiç sevmiyor, korumayan da hiç korumuyor. Denge yok. Ortası hiç yok.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR