Lionel Richie ve ‘Hello' dediğim zaman bir şey anlayabilecek yaşta mısınız bilmiyorum. Benim çocukluğumda pek meşhurdu bu şarkı. Hâlâ internete "En geyik aşk şarkıları" yazsanız ortaya çıkacak listede kesin ‘Hello' vardır. Şarkıyı yeniden hortlatmak gibi bir amacım yok ama şu an 65 yaşında olup, tüm zamanların en fazla satan sanatçılarından biri olan Lionel Richie, bir demecinde Miley Cyrus ve Justin Bieber'in bu kadar kalitesiz şarkılar üretmeye devam ederlerse 20 yıla kadar tek şarkılarının hatırlanmayacağını söylemiş. Al Pacino ise önceki gün bir galada "Film beyazperdede izlenmek içindir, küçücük telefon ekranlarında izlenemez" diyerek alttan alttan film sektörünün artık buna değecek işler çıkarmayışından bahsediyor. Olaya ters tarafından bakarsak, artık öyle filmler çekiliyor ki telefondan bile izleseniz oluyor ama gelin görün ki bizim sorunlu diye baktığımız eserleri gençler bayıla bayıla izliyor. Her dönemin bir stili, zarafeti varken 2010'dan sonra tek tük hit çıkışını ya da koca yılda izlediğimiz iyi film sayısının 10'u geçmeyişini bu değişime mi bağlamak lazım. Yoksa gençlerin müzik zevklerini kötülemek mi lazım? Her yeni nesil önceki neslin hışmına uğradığına göre bu belki de normal bir süreç. Bu kafa karışıklığı önemli değil de, hayatımızın rengini değiştirecek bir albüm çıksa fena mı olur sizce?




Haftalık merak ettiklerim




-Yerli iCloud vakası ne zaman olacak acaba? Hani biliyorsunuz Jennifer Lawrence, Kate Upton gibi ünlülerin kendileri ya da erkek arkadaşlarına göndermek üzere çektikleri fotoğrafların telefonları aracılığıyla ortalığa saçılması konusundan bahsediyorum. Bizde bu olayın "Ah hiç haberim yoktu" tadında bir reklama dönmesi olası. Hani yeni çıkan bir albüm öncesi olsun, yeni proje öncesi olsun, fena mı olur. Yok mu cesareti olan?




-Kıvanç Tatlıtuğ bu hafta da lüks otomobil tutkusuyla gazetelere düştü. Bir haftada ikinci otomobili aldığı için haber olmuş kendisi. Süper kazancı ile istediği arabayı, istediği miktarda alabilmesi en büyük hakkı değil mi zaten. Bu konuda şaşırdığımız şey nedir? Önceki haftalarda da uçakta yaşadığı içki problemi yüzünden saçma bir haberi çıkmıştı. Umarım bir hayli sıkıcı olan dizisi ‘Kurt Seyit ve Sura' bu sene biraz ivme kazanır da, doğru düzgün Kıvanç haberlerine kavuşuruz.




-Adele'in yeni albümü en geç kasım ayında piyasada olacakmış. Bu kadar sene ara vereceğini duyurduğu zaman şaşıranlar arasındaydım. Haliyle yaşı da büyüdü ve albümünün adı bu yüzden 25 olacakmış. Yaklaşık 5 sene ara verip de ortaya çıkaracağı şarkıları merak etmeyen yoktur sanırım.




Hadi yine iyisin!




Deniz Seki'nin albümü ‘İz' piyasaya çıktı. Ben de kendisini fazlasıyla özlediğim için koşa koşa gidip albümünü alanlardanım. Genel itibarıyla sözleri ve melodileri ile piyasadaki birçok albümün önüne geçip "pıt" diye oturan bir albüm. Deniz Seki'nin yıllardır uğraştığı saçma sapan bir davanın içine sinmediği, duyguların ve müziğin ön planda tutulduğu bir albüm. Çıkmadan önce dinleyip yazdığım ‘İyisin Tabii'nin ilk hissettiğim duygulara ulaşması da şaşırtmadı beni. Hayatını karşısındaki adama adayıp, karşılık bile beklemeden kol kanat geren, bir dediğini iki etmeyen, hataları görmezden gelen kadınların marşı oldu adeta. İsra Gülümser, yazdığı sözlerle hayat verdiği şarkıda olayı o kadar iyi anlatmış ki, kapılmamak mümkün değil. "Bir varmışım bir yok muşum, rahat tabii" sözleriyle olaylara gıkını bile çıkarmadan bekleyen, asla gerilim çıkmasını istemeyen ve sadece ortada dönen duygu yoğunluğuyla ilgilenen herkesin yarasına parmak basmış İsra. Deniz'i ayrı İsra'yı ayrı öpüyor, nihayet kavuştuğumuz şarkıyı bir kere daha dinliyorum.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR