-Canan Karatay duymasın ama ben de bir tatlı canavarayım. Ölüyorum, bitiyorum hatta sürekli yesem pek mutlu olurum durumundayım. Bir arkadaşım sayesinde tanıdığım bu kızların yaptığı tatlılara da bayılıyorum. Çocukluk yıllarında mutfaktan çıkmayan Ayşe Şenol ve Gülşah Bülbüloğlu'nun birlikte yaptığı tatlılar sizi sizden alıyor. Nişantaşı'ndaki Canella Bakery'yi bilenler bilir. Bir kere tadınca kurtulamıyorsunuz. Kızların gizli bir reçetesi var. Büyülü olanlardan.




-Gülfem Atalay'ın tatlıları da son zamanlarda favorim. Bodrum Yalıkavak Mufla'da tanıştım kendisiyle. Bir tatlı yapıyor aman diyeyim. Ben özellikle Türk kahveli tiramisusuna ve yeşil elmalı baklavasına bayılıyorum.Aslında irmikli pannacottasına da ölüyorum. Pek lezzetliler. Bu arada tatlılar hafif gerçekten.

İnsanlar birbirinin canını acıtmak için sürekli:




-İlk sözleri hemen "Sen biraz kilo mu aldın?" olur.Ama direkt, hemen. Ya da konuşacak bir şey bulamıyorlarsa "Sen biraz kilo mu verdin, aldın?" ile zaten 10 dakika muhabbet sürüyor.




-Saçlarını mı değiştirdin? Sanki diğeri daha güzeldi.




-Yüzüne bir şey mi yaptırdın?




-Çok mu uykusuz kalıyorsun, gözlerin biraz şişmiş.




-Eskiden daha renkli bir insandın. Bir şey mi oldu?




-Yaşlandıkça huysuzlaşıyorsun.




-Seni de benim doktora götüreyim, cildi muhteşem yapıyor.




-Bu kıyafet seni biraz kilolu mu göstermiş?




-Ayakkabı ayağını sıkıyor sanki, farkında değil misin?




-Bu çantanın aynısından bilmemkimde de var.




-Biraz önce şu kadın senin hakkında bir şey konuşuyordu. Hatta sana bakıyor sürekli.




-Senin sevgilini biriyle konuşurken gördüm.




Eleştirileri ciddiye almak




BİR ay önce Bodrum'un en ünlü balıkçılarından Yalıkavak'taki Balıkçı Sait için bir yazı yazmış "Mekan büyük, bir de dizi dizi masalar var. Üstüne florasan ışığı olunca da kendinizi şehirlerarası otobüs yolculuğunda mola yerinde durup yemek yediğiniz yerlerde gibi hissediyorsunuz" demiştim. Sonuç olarak Bodrum'un en gözde, en kalabalık üstelik en pahalı mekanlarından birinden bahsediyoruz. O ışık olmuyordu. Mekanın sahibi Sait bey yazıdan sonra mekana şöyle bir bakıp "Evet çok haklı" diyerek bir gün sonra anında tüm ışıkları değiştirmiş.Geçen hafta gittim bir anda mekan gözüme değişik gözüktü. Şaşırdım önce sonra kendisiyle karşılaşınca "Senin yazını okuyunca ışıklar değişti. 30 bin TL'ye mal oldu ama iyi oldu" diye gülüştük. Kendisini gerçekten tebrik ederim. Eleştiriyi ciddiye alıp hayata geçirmek daha da başarıyı getirir. Gerçekten brova kendisine. O zaman bir de şimdi gidip yemek yiyin mekanda. Daha çok keyif alacaksınız.




Bir mekanı elemanları yok eder




HER zaman söylüyorum. Öncelikle bir mekanda iş kapıdan başlar. Kapı karşılama ne kadar iyiyse bir mekan da o kadar başarılıdır. Daha sonra hizmet eden elemanların önemi başlıyor.Eğer o elemanlar çalışmıyorsa, müşteriye kötü davranıyor, iyi hizmet etmiyorsa, bir güler yüzü bile çok görüyorsa vah ki ne vah! Birçok mekan sırf bu yüzden gidiyor. Patronlar "Kalabalık var, oh iş yapıyorum" diyor ama bazı detayları göremiyor. O yüzden de mekan sahipleri özellikle bu detayı atlıyor. Lütfen elemanlarınıza siz güler yüzlü olun ki onlar da müşteriye olsun. Yoksa dükkanlarınızın ömrü çok kısa olur. Ki örnekleri de çok fazla.











İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR