Röportaj: Reşit ÖZET






- Beyza Hanım biraz eskiye çocukluk ve öğrencilik yıllarınızı gidelim, bize yıllarınızı anlatır mısınız?




Çocukluğumda şimdiki gibi sorumluluğunu bilen naif biriydim.Yaramaz bir çocuk değildim,annem babam ilkokul öğretmenliği yaptığı için eğitime çok önem veren kişilerdi buyüzden mutlaka altın bileziğimin olmasını isterlerdi. Bende Kemal Atatürk Lisesi'ni bitirdikten sonra eğitimim için University of Leeds e gittim. Biz çocukluğumuzdan bu yana geleneğimizi devam ettirdik ve halen ailece vakit geçirmeyi haftasonları yemeğe çıkmayı ve seyahate gitmeyi çok sevdiğimiz için sürdürüyoruz.




- İş kariyeriniz ne zaman başladı? Şuan aktif olan faliyetlerinizden bahseder misiniz?




Üniversiteden döndükten sonra dünyanın birçok yerine seyahatlere gittim, spor yapıp yemeklere filan gittiğimi hatırlıyorum arkadaşlarımla.Daha sonra 2004 yılında aktif çalışmaya başladım,insan bir kere sorumluluk aldımı işin peşini bırakmıyor ve bundan çok zevk alıyor.Şu anda Lotus Nişantaşı yeni bir proje üstünde çalışıyorum. Ayrıca Marriott Otel profesyonel bir işletmede olduğu için sadece denetlemesiyle ilgileniyoruz.






- Kariyerinizle ilgili hayalleriniz ve hedefleriniz neler?




İlla bir kariyer veya titr yapma çabasında değilim bu saatten sonra benim için önemli olan dürüst,yaptığım işi iyi ve severek yapan biri olmak yani bulunduğum mevkiden memnunum. Tabii babamla beraber İstanbula yakışır, herkesin beğeneceği çok kaliteli bir bina daha yapma çabaları içerisindeyim.




- Babanızın en çok hangi yönlerini örnek alıyorsunuz?




Babam aile hayatında çok iyi bir baba ve eş, iş hayatında çok güvenilir, çalışkan ve mütevazi bir insan. Babamın bu yönlerini kendime örnek almaya çalışıyorum.




- Sizin de çocukken hayalini kurduğunuz bir meslek vardır mutlaka?




Çoğu genç kız gibi benimde modaya ve giyinmeye olsun merakımdan dolayı tekstil veya tasarım işinde olmak istiyordum,hatta kendim bir marka çıkartmayı bile düşünüyordum fakat daha sonra babama yardım etmek amaçlı inşaat işine girdim ve bu meslekten çok zevk aldım.




- Modacı olsaydınız en çok kimler için elbise tasarlamak isterdiniz?




Derin Mermerci ve Kate Moss'u giydirmek isterdim.




- Modayı yakından takip ettiğinizi biliyoruz. Hatta geçtiğimiz günlerde yakın arkadaşlarınızla Londra Moda Haftası'na gittiniz. Nasıl geçti izlenimlerinizi paylaşır mısınız?




Moda ve giyinmek benim için hobi gibi bir şey; kafamı dağıttım eğlendiğim bir alan. Arkadaşlarımla kız kıza alışverişe çıkmak, kahve içmek bir defile seyretmek tabii ki çok zevkli. Londra Moda Haftası diğer Avrupa'daki moda haftaları gibi çok profesyonel yönetilen,çok başarılı tasarımcıların itinayla seçildiği bir görsel şölen.






- Katıldığınız davetlerde her zaman şık giyim tarzınızla ön plandasınız. Şıklığın tanımı sizce nedir?




Bence şıklığın tanımı insanın içidir,hal ve tavırları bakışlarıdır. Zarif hareket etmeyi konuşmayı bilmeyen kimse şık gözükemez.İnsanın içi şık olunca mutlaka kıyafetine yansıdığını düşünüyorum bire bir böyle örnekler tanıyorum.Sadece giydiğini göstermeye çalışan ve konuşan bir tavırda şıklığı ikinci plana atan bir durum olduğunu düşünüyorum.




- Kendi giyim stilinizi anlatırmısınız? Moda sizce nedir?




Ben spor şık diye tanımlıyorum giyim tarzımı ,bir davete veya resmi bir toplantıya katılmadığım sürece çok abiye şeyler ; topuklular giyip, makyaj yapmam.Giydiğim şeylerin konforu çok önemlidir benim için; mesela kışın sıcak tutucak kaşmir kazaklar, ceketler, kürklü botlar yazın %100 pamuklu,keten vs ürünler. Marka takıntım olmamasına rağmen mutlaka kaliteli kumaş,dikim, kulp ararım yani buna göre markalara yönlenirim.Son dönemde çabasız şıklığın temsilcisi markaları tercih ediyorum.




- Olmazsa olmazlarınız ve keşkeleriniz var mı? Neleri affetmezsiniz?




Ben kindar biri değilim, çok fazla affedemediğim olay veya kişi yoktur ama dürüstlük,samimiyet ararım.Kendim iyi niyetli olduğum için suistimal edildiğimde çok olmuştur.Çok iyi niyetli olunca insanlar bunu kullanmak istiyor, buna artık müsade etmiyorum, Beyza nasılsa iyi kız kızmaz filan diye hiç çekinilmeyen birisi olmakta kötü bir şey. Sevilen aynı zamanda sayılan biri olmak benim kendimde bulundurmak istediğim en önemli özellik.




- Aynı zamanda örnek bir annesiniz. Anne olmayı nasıl tanımlarsınız? Anne olduktan sonra hayatınızın akışı nasıl değişti?




Annelik tarif edilemez bir duygu, kendinizin ötesinde bir varlık ,koşulsuz şartsız herşeyinizi tüm emeğinizi ve sevginizi verebileceğiniz karşılığı bile gelmese tek kişi bence. Anne olduktan sonra da çalışmaya devam ettim zaten ben birkaç şeyi bir arada yapınca daha çok beslenen biriyim sadece rutinleri bozmamak lazımki herşey birbirine girmesin. Ben genelde sabahları oğlumu görüyorum daha sonra o yuvaya gidince işe gidiyorum sosyal hayatımla ilgili bir program haftada 1 veya 2 oluyor. Haftasonları sadece ailemle veya Muratcan'a da uyabilecek arkadaş programları yapıyorum.




- Düzgün fiziğinizle dikkat çekiyorsunuz. Bunu nasıl koruyorsunuz?




Pilates ve yürüyüş daha sık yaptığım sporlar, yazları yüzmeyi de çok seviyorum, cilt bakımı, bol su içmek, yeşil çay, soda ve cildimi temiz ve nemli tutmakta cildim için yaptığım şeyler. Kafein içeren gıdalar, şeker ve kızartma sevmeme rağmen minimum tükettiğim gıdalar.




- Eşiniz Murat Bey ile tanışma hikayenizi anlatır mısınız?




Murat'la bizim hikayemiz biraz film gibi... 7 yaşındayken aynı sokakta otururken tanıştık bisiklete biner, bahçede oynardık. Senelerce arkadaş kaldık zaten. Çocukluktan beri derdi bana ben "Seninle evleneceğim" diye şakasına hep söylerdi ve şaka gerçek oldu. Birbirimizi çok iyi tanıdığımız için kısa sürede evlendik.




- Eşiniz Murat Bey ile sık seyahat ediyorsunuz sanırım? Neler yapmak sizi dinlendirir?




Çocuğumuz olmadan önce spontane programlar, 2-3 günlük Avrupa seyahatleri, yemek ve gece kulüpleri, alışverişi ve cazip olan yerlere gitmeyi tercih ederdik. Şimdi ise oğlumuza uyacak ailece vakit geçirilen tatil beldeleri, uçuş hatları ve genel sağlık durumu iyi olan ülkeler, otel konforunun ve yemeğinin Muratcan'a uyabileceği çocuklu arkadaşlarımızla yaptığımız programları daha çok tercih ediyoruz. Babamlar ve yeğenlerimle yakın tarihte yine böyle bir seyahate çıkıcaz inşallah.




- Son olarak kendinizi hangi kelimelerle anlatırdınız?




Ben herşeyi dengeli yaşamayı seven, öncelikle mutluluğu ve huzuru arayan bir yapıya sahibim. Çılgınlıklar, düzensizlik, sorumsuz bir hayat bana göre değil aile, sosyal hayat ve işimi bir arada insanlara empati kurarak yaparak yaşayan biriyim.





İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR